ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

OKULLAR AÇILIYOR MU ?

 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında bizleri okuyan öğrenci dostlarımızı da unutmayarak “Osmanlı da ki okulların açılışını” konuşacağız. Dilerseniz başlayalım.

11 Eylül itibariyle Türkiye Cumhuriyetinde okulların resmi olarak açıldığını, bir kesim öğrencilerin çok mutlu ama bir kesiminde “offf” diyerek okullarına döndüklerini biliyoruz. :) peki Osmanlı da durum nasıldı ?

Osmanlı devleti hatta imparatorluğunda eğitim bilindiği gibi daha farklı işleyen bir müesseseydi. Kişinin bilgi, beceri ama en çokta isteğine göre ayrıldığı, müslüman ve gayrimüslimlerin ayrıldığı, şehzadelerin ve kadınların çok farklı yetiştirildiği bir dönemdi. Burada okuyan “talebeler” günümüzde görülen ve “pozitif bilimler” olarak adılandırılan derslerin (fizik, kimya, biyoloji, tarih,coğrafya vb.) dışında ilmi dersler de ( kuran, hadis, fıkıh, kelam vb.) görürler hatta astronomi, uzay ve dil dersleri alırlardı. Genellikle bu yoğunlukta ders görenler şehzadeler olurdu. Tebaa dediğimiz halkın çocukları daha farklı yaklaşılırdı. Asker olmak isteyen çocuklar acemioğlanlar ocağında bulunur daha sonra yeteneklerine göre ayrılırlardı. Kadınlar ise (tabii ki sarayda ki kadınlar) tüm pozitif ve ilmi  dersleri alırlar, devleti yönetenler gibi dil, siyaset, coğrafya dersleri alır üzerine bir de el sanatları konusunda eğitilirlermiş. (Burada da kadınların yükü ağır…) 


Peki Osmanlı da okullar ne zaman açılırmış ?

Üzülerek söylemek zorundayız ki burada okullar kapanmıyordu çocuklar. Kişinin eğitimi çok küçük yaşlarda başlar ve ölene kadar devam ederdi. Bunun nedeni ise özellikle şehzadelerin yanında ölünceye kadar “lala” dediğimiz akıl hocalarının bulunmasıydı. Belirli bir yaşa gelince tabi ki ilmi ve fikri bilimlere ara verilirdi ama bu sefer de günümüzde “hobi” olarak bilinen ama Osmanlı üst zümresideyseniz birazcık zoraki olan uzmanlaştıkları alanlar ortaya çıkardı.

Üzülerek söylüyoruz ki bu eğitimler ya gayrimüslimlere ya da sarayda yaşayanlara verilirdi. Tebaanın çocukaları genelde “ahi” teşkilatında meslek erbabı olmak için eğitim görür ya da asker olmak için acemioğlanlar ocağında askeri eğitim alırlardı. 

Eğitimi her zaman devam ettiği Osmanlı İmparatorluğunda okumak ister miydiniz? Yorumlarda buluşalım…

Bir sonra ki yazıda görüşmek üzere KIRMIZI DEFTER de kalın…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEKERLEME

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

BALBAL