Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında tarihte ki ilk sanatçıyı inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım...
O bir kadın lider, şair, sanatçı; tarihin ilk sanatçısı Enheduanna!”Hayatım alevler içinde.
O beni dağlardaki böğürtlen dikenlerinde mecbur etti yürümeye.
Sıyırdı başımdan,
Bir başrahibeye yaraşan tacı. Bir hançer ve kılıç verdi elime,
ve dedi;
‘senin için yapıldı bunların ikisi de,
çevir onları hemen kendi öz bedenine.”
Bu dizelerin sahibi Akad kralının biricik kızı, sanat tarihinin ilk sanatçısı olan Enheduanna’ya ait.Kadınların akıl almaz yeteneklerini ve kalplerinden gelen o güçlerini tarih bize bir kere daha kanıtlıyor.Tarihin ilk sanatçısının bir kadın olması ise birçok yüreğe ilham oluyor.Akad Kralı Sargon’un ve Kraliçe Tashlultum’un kızı olduğu iddia edilen Enheduanna’nın varlığı ilk olarak Mezopotamya kazılarıyla ünlü olan arkeolog Sir Charles Leonard Woolley tarafından ortaya çıkartılıyor.Bu kazılar ve sonrasındaki çalışmalarla birçok şiiri bir araya getiriliyor ve tarihin sonsuz anlarında kaybolmaması adına korunmaya çalışılıyor. Enheduanna’nın birçok eseri şu an Pennsylvania Müzesi’nde sergileniyor, her bir dizesinden ve kelimelerinden büyülenmemiz adına bizlerin huzuruna sunuluyor.O hiçbir zaman kendini ihmal etmeyen bir kadındı. ‘Ben’ derdi, kendini geri plana atıp hiçbir zaman saklamazdı. Belki de bizlerin yüreğine bu yüzden bu kadar dokunuyor Enheduanna. Dizelerinde maalesef ki birçok kadınımızın atamadığı o çığlıkları atıyor aslında. Susan, susmak zorunda bırakılan birçok kadınımızın yüreğinin sesi oluyor, boğazındaki düğümleri tek tek çözüyor aslında. Onun hayat hikayesi bir gün onu acımasız bir şekilde taciz ve tecavüz ile tanıştırıyor. Babası tarafından Sümerlerin Ur şehrinde başrahibe olarak görevlendirilen Enheduanna, bir komutan olan Lagulan’ın acımasız ihanetine uğruyor ve bu yaşadıkları hayatına kazınıyor adeta. Onu her bir dizesinde lanetlemeyi ihmal etmiyor, adeta çığlık atıyor ve Sümerlerin aşk tanrısı olan Inannan’a yakınıyor ,onunla dertleşip çölleşmiş kalbine derman arıyordu. Onun dizelerinin, şu an bu durumda olan ve acısı damarlarını kavuran kadınlarımıza ilham olmasını umuyor, kırılan kanatlarının iyileşip bir an önce sesleriyle uçmalarını diliyorum. Eserleriyle, kil tabletleriyle tanıştığımızda gönüllerimizde taht kuran Enheduanna, aynı zamanda tarihteki ilk imzanın da sahibiydi. Bir şeylerin öncüsü olmaktan vazgeçmeyen bu başrahip, hayatımıza aslında ne kadar çok etki etmiş! Yazımı, onun mısralarıyla sonlandırmak istiyor; her bireyin onu tanımasını çok istiyorum. “Sen taşkın bir selsin dağlardan inen,
Ah her şeyden önce gelen,Ay tanrıçası Inanna, cennetin ve dünyanın tanrıçası!
Ateşin kıvılcımlar saçıyor ve sıçrıyor halkımın üzerine.
Ama kim anlayabiliyor ki seni gerçekten?”
Bir sonra ki yazıda görüşmek üzere KIRMIZI DEFTER de kalın...
Yorumlar
Yorum Gönder