ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

YEDİ YILLIK KITLIK VE FINDIK

 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında sizlere yine bir Karadeniz efsanesi anlatacağız. Dilerseniz başlayalım.

Hikayeler, rivayetler, mitolojiler … çoğunluğunu büyüklerimizden duyarız ve kesin doğru olup olmadığını maalesef ki bilemez, bulamayız. Bu hikayelerden biri de karadeniz bölgesinde nasıl fındık oluştuğuna dairdir. Bildiğiniz gibi Karadeniz büyük dağları, yeşil coğrafyası ve eşsiz güzellikleriyle ünlüdür. Bunların yanı sıra her bölgesinde yetişen eşsiz mahsülleride vardır. Bunlardan biri de fındıktır. 

Karadenizin orta kısımlarında çıkan fındık ya da yöresel adıyla “çotanak” eskiden yokmuş. Karadeniz halkı da mahsüllerini ve geçimlerini diğer sebze ve meyvelerden karşılarmış. Yağmurları ile meşhur olan bu bölgemiz de bir gün kuraklık başlamış sevgili okurlarımız. Öyle  böyle değil, 7 yıl 7 gün süren bu kıtlıkta insanlar su dahi bulamaz yiyecek yemeğe ulaşmak için ise günlerce yürür başka köylere giderlermiş. Hikaye o ya oldukça fakir bir ailemiz varmış. Bu ailemizin çocuklarından bazıları açlıktan hayatlarını kaybetmiş geriye ise iki erkek kardeş kalmış. Bu kardeşler her gün yemek bulmak için köy köy gezerler ama eve elleri boş dönermiş. Anneleri sorduğunda ise o gün gittikleri köyden ekmek ikram ettiklerini karınlarının tok olduğunu söylerler evdeki az yemeği de anne ve babalarına bırakırlarmış. İki kardeş bir gün yine yemek aramaya çıktıklarında bir dere görmüşler. Bu derenin suyu kurudu kuruyacakmış fakat bu yaşlarına kadar bu kadar çok suyu bir arada görmeyen bu kardeşler oldukça şaşırmışlar ve ne yapacaklarını bilememişler. Kendi köylerinden oldukça uzaklaşmış oldukları için anne ve babalarına da hemen haber verememişler. Peştemallerini çıkararak ( karadeniz yöresine özgü olan bir kumaş türüdür. Kırmızı ve siyah rengi içinde barındıran bu ürün genelde eşya koymak için bel bölgesine bağlanmaktadır) derenin içinde ki otları toplamaya başlayan iki kardeş ayaklarında ki çarıkların da ıslandığını görerek onlarıda çıkarmış ve köye doğru yürümeye başlamışlar. Az gitmişler uz gitmişler fakat küçük kardeş o kadar acıkmış ki ıslanan çarığını çıkartarak emmeye başlamış. Ee sevgili okurumuz yüzünüzü ekşitmeyin lütfen kıtlık var yani. Neyse efendim bu kardeşler, eve vardıklarında bulduklarını anne ve babalarına göstermişler. Anneleri o kadar şaşırmış o kadar sevinmiş ki ne yapacağını bilememiş. Buldukları otlardan bir kısmını bahçeye gömmeyi denemiş bir kısmı da elinden geldiğince pişirmiş ve o günleri atlatmışlar. Gelin görün ki siz şu iş 7 yıl 7 gün süren bu kıtlık beraberini bol yağmura ve sele bırakmış. Zaman akmış gitmiş. Yine yiyecek yemek bulamayan bu ailemiz açlık. Ve kıtlıkla karşı karşıya kalmış. Çocuklar bahçeye çıktılarında ağaçlarda iki tane yapışık birşey görmüşler. Ne olduğunu asla anlamadan anne ve babalarına seslenmişler. Anne ve baba bahçeye çıktığında gördükleri manzara karşında şok ol muşlar. Her ayakta sayısızca bu iki tane üründen varmış. Bazıları yeşil bazıları kahverengi imiş. İkisinin de yapraklarından ayırarak tadına bakmışlar. Yeşil olan daha olgunlaşmamışken kahverengi olanın tadı çok güzel ve karın doyurucuymuş. O sene yağmurlar da bitmiş ailemiz de hasatını yapmış. Artan ve fazla olanlar komşuları ile paylaşmışlar. Ellerinde kalan tohumları da saklamış ve bir sonra ki seneye bırakmışlar ve bu şekilde fındık hasatı başlamış. 

Hikaye o ya sevgili okurlarımız karadenizde uzun yağmurlardan sonra fındık hasatı olur ve iki kardeş gibi iki tohumdan büyür fındıklar.

Sizde bu hikaye gerçek mi yorumlarınızı bizimle paylaşın.

Bir sonra ki yazıda görüşmek üzere KIRMIZI DEFTER DE KALIN…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEKERLEME

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

BALBAL