ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

GENCECİK OSMAN

 Hepinize merhaba sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında sizlerle "Genç Osman" hakkında konuşacağız  dilerseniz başlayalım.

 Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. Padişahı ve 95. İslam halifesidir kendileri.13 yaşında tahta geçen en genç padişahlar arasındadır. Diğer birçok Osmanlı padişahı gibi çok iyi derecede tahsil görmüş, Arapça ve Farsça’yı çok iyi öğrenenmiş,  bazı kaynaklara göre Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi batı dillerini de biliyormuş. Genç Osman, diğer padişahlara nazaran daha ilginç bir karaktere sahip olmasıyla birlikte bazı ilklerle de adı anılır. Osmanlı padişahları arasında en genç yaşta vefat etmesi, ayaklanma sonucu öldürülen ilk padişah olması gibi bazı ilklerle tarihe geçti. Yedikule Zindanları’nda yeniçeriler tarafından öldürülen Osman, babası I. Ahmed’in yaptırdığı Sultanahmed Camii’nin yanına defnedildi. Hayatı ve icraatları kadar öldürülmesi de bir o kadar ilginçtir.Genç Osman hayatının şehzadelik dönemiyle ilgili çok fazla bilgi yoktur. Henüz çocukken annesinin saraydan uzaklaştırıldığı ve padişahın diğer eşi olan Kösem Valide Sultan’ın himayesinde büyüdüğü bilinir. Henüz 4 yaşındayken okumayı öğrenen Osman, tahtta bulunan fakat akli dengesi yerinde olmayan amcasının tahttan indirilmesi neticesinde genç yaşta padişah oldu.
Padişahlığın ilk yıllarından itibaren askeri nizama önem verdi. Sert bir mizaca ve olgun bir yaşa sahip olmasa da son derece eğitimli, zeki, güçlü ve kararlı bir yapıya sahipti. Düzenli olarak tebdil-i kıyafet yaparak İstanbul’da teftişe çıkardı. Askerlerin uğrak yerleri olan meyhane, bozahane ve kıraathanelere baskınlar yapardı. Suçüstü yakaladığı yeniçeri askerlerini ağır bir şekilde cezalandırırdı. Keza sık sık Tophane’ye gider, top dökümlerini kontrol eder ve top, tüfek talimlerini izlerdi.
Sonun başlangıcı sayılacak türden kararları arasında yöneticileri net kararlarla görevden alıp değiştirmesi oldu. Otorite kurmaya çalıştığı aşikâr olsa da henüz toy sayılan ve etrafında ona sıkıca bağlı duracak insan sayısının da az olması onun işleri bir hayli zorlaştırdı. Elbette ki bu tutumları tamamen yapısıyla alakalıydı. Henüz küçük yaşlardayken bile kendi bildiğini yapan, kimseyi dinlemeyen asi biri haline gelmişti. Hatta kaynaklara göre Genç Osman’ın hocası olan Hoca Ömer Efendi’ye kanaatince padişah kim olmalı diye sorulduğunda Osman’ın kardeşi, Şehzade Mehmed’i önerdiği yer alır. Gerekçesi ise kimseyi dinlememesi, kendi bildiğini yapmasıydı. Sonunu getiren de keza bu oldu. Hocasının bu fikrini ve söylemini duyan Osman, asla unutmamış olmalı ki tahta geçtikten sonra hocasıyla arasına mesafe koydu.
Bunu gören ulemalar bu tavrı genelleştirip kendileriyle alakalı bir tutum olduğunu düşünüp cephe almaya başladılar. Birçok yabancı kaynağa göre de Osman, ulemalar tarafından hiçbir zaman kabul görmemiş ve sevilmemiştir. Kardeşini de rakip olarak gören Osman, onu öldürtmek için fetva istemesine rağmen şeyhülislam bunu onaylamayıp fetva vermedi. Fakat Osman yine bildiğini yapıp kardeşini öldürttü.
Diğer Osmanlı padişahları gibi kendini kabul ettirip güç kazanması için bir sefer düzenlemeli ve savaş kazanmalıydı. Bunun için zayıf bir rakip arayışına girdi ve aralarında dostluk anlaşması olmasına rağmen sürekli sürtüşme yaşadıkları Lehistan’ı seçti. O dönemde Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları devam ettiği için batıdan destek alamayacaklarını biliyordu. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra saldırıya geçen Osmanlı orduları savaşta üstünlük sağlayamadı. Genç Osman’ın savaşa bizzat dahil olması bile bu durumu değiştirmedi. Çünkü ulemalar gibi yeniçeriler de ona karşı cephe almışlardı. Atadığı sadrazamın kapıkulu ordusunun sayısını azaltma amacında olması yanı sıra Genç Osman’ın hasisliği ve tutumluluğuydu.
Askerlerin maaşlarını azaltmakla birlikte maaş dağıtılırken orada hazır bulunup takip etmesi, üç gün boyunca askerleri saydırması gibi sebepler, ordunun ona bağlanmasına engel oldu ve haliyle bu durum savaştaki performanslarını olumsuz yönde etkiledi. Tüm çabalara rağmen Hotin Seferi’nde üstünlük sağlayamayan Osmanlı, yorulan ve artık savaşmak istemeyen Lehlerin barış teklifini kabul etti ve savaşı bitirdi. Aslında tam bir zafer sayılmamasına rağmen, İstanbul’da o kadar büyük şenlikler hazırlandı ki tüm halkın algısı değişti. Elbette ki Osman bunu bilinçli yaptı.
Genç Osman, saray dışı evlilik yapan nadir padişahlardandır. Rus asıllı ilk eşinden Ömer adında bir oğlu oldu. Eşinin isteğiyle, Hotin Savaşı’nı anlatan bir tiyatro gösterisi hazırlatıldı. Gösteri esnasında bir merminin sekip şehzade Ömer’e isabet etmesiyle Osman, ilk ve tek oğlunu kaybetti. Bunun da acısıyla zaten yapmayı arzuladığı şeyi yapmaya karar verdi. Harem kurallarına aykırı olarak toplamda 4 kadınla evlenmek istedi ve bunları hepsi de saray dışından olacaktı. Arzusunu da kısmen yerine getirdi, tüm tepkileri göz ardı ederek.
Bazı ders kitaplarında Genç Osman’ın ıslahatlarından bahsedilir. Şatafatlı ve pahalı kıyafetleri yerine daha sade giyimin getirilmesi, başkentin İstanbul’dan Bursa’ya taşınması, ordunun devşirmelerden değil de has ve öz Türklerden oluşturulması, evliliklerin devşirme cariyeler yerine Türk kızlarıyla yapılması, ilmiye sınıfının yozlaştığı gerekçesiyle yönetimden uzaklaştırılması gibi yenilik ve reform fikirlerinin aslında Genç Osman’a ait olup olmadığı bilinmemektedir. Çünkü onun sultanlığı dönemindeki hiçbir kaynakta yer almadığı gibi dönemin tarihçileri tarafından da ortaya böyle bir fikir atılmadı. Bunlar 19. Yüzyılın başlarında bazı Osmanlı tarihçileri tarafından ortaya atılan iddialardır. Bu yenilik iddiaları arasında en belirgin ve önem arz eden, keza Genç Osman’ın sonunu getiren, Anadolu’ya yeni bir ordu kurma amacıyla gidecek ve başkenti değiştirecek iddiasıdır. Zira bunun gerçek olup olmadığı kanıtlanmış bir bilgi değildir. Çünkü Osman, bu amaçla değil, henüz hiçbir Osmanlı padişahının yapmadığı bir şeyi yapıp hacca gitmek istediğini duyurdu.
Bu fikrine tüm ulema karşı çıktı. Hacca gitmek yerine İstanbul’da bir cami yaptırmasının daha hayırlı olacağını söylediler. Sahih olmayan bazı kaynaklara göre Osman ikna oldu ve gitmekten vazgeçti. Bu haberin yayılması kapıkulu ocağındakilerin gönlüne su serpmişti. Ancak kısa bir süre sonra gördüğü rüyanın etkisiyle kararı yine değişti ve tüm itirazlara rağmen gerekli hazırlıkların yapılmasını istedi. Yola çıkmadan önce Cuma namazını kılmak için şatafatlı bir kıyafetle Yavuz Sultan Camii’nde cemaate katıldı. Onun bu hareketi propagandalara sebep oldu. Bu camide namaz kılmasının sebebi, Yavuz Sultan Selim gibi Mısır’a gizlice sefere çıkacağı ve Anadolu’dan asker topladıktan sonra İstanbul’a dönüp yeniçerileri kaldıracak şeklinde bir propagandaya dönüştü. Önü alınamayan bu propaganda, kışkırtmalar neticesinde yeniçeriler tarafından isyana dönüştürüldü. Halk ise tarafını belli etmese de yeniçerileri desteklemedi. Kutsal sayılan sultan ve halifenin böyle bir isyana maruz kalmasını kabul etmeyerek destek de vermedi.
Büyüyen isyan neticesinde yeniçeriler sarayı bastı. Genç Osman’dan bazı isteklerde bulunuldu fakat hiçbiri kabul edilmedi. Bunun üzerine kafeste kapalı tutulan amcası Mustafa’yı padişah ilan ettiler. Bunu kabullenmeyen Osman, gizlice yeniçeri ağasının odasına gidip isyanı bastırmasını ve talepleri kabul edeceğini söyledi. Bunu kabul eden ağa, yeniçerilerin karşısına çıktı. Henüz bunları dile getirmeye fırsat verilmeden kılıçla öldürüldü ve parçalandı. Böylece Osman’ın da yerini öğrenen yeniçeriler onu yakalayarak Yedikule Zindanları’na götürdüler.
Padişahlığın ilk zamanlarında kapattırdığı meyhanelerin önünden at üzerinde, hırpalanmış ve üzerindeki elbiseler parçalanmış halde geçirildi. Bunu gören meyhane sahipleri kilitleri kırıp hemen meyhaneleri açtılar. Üstünde bir parça kıyafet kalmayana dek saldırılara ve hakaretlere maruz bırakılarak dolaştırıldı ve ardından idam edilmek üzere zindana kapatıldı.

Osman, zindana hapsedildikten sonra Rumlar orayı bastı ve onu öldürmek istedi. Osman ise içeri giren ilk Rum asıllı kişiyi çıplak elle öldürdü. Art arda saldıran Rumlar, Osman’ı öldüremedi. Sabah namazına kadar içeri giren toplamda 9 kişiyi elleriyle öldürdü. Onunla başa çıkamayacağını anlayan Rumlar geri çekildi ve fırsat kollamaya başladı. Bir hayli bitap düşen Osman, sabah namazını kılarken 19 yaşında uzun boylu ve çok kuvvetli bir Rum gizlice içeri girdi. Namaza duran Osman’a arkasından gizlice yaklaşarak onu hayalarından sıkıca tutarak etkisiz hale getirdi. Hemen ardından yeniçeriler içeri girerek Osman’ın boynuna yay kementleri geçirerek şehit etti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEKERLEME

BALBAL

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI