ÖLÜM KOKULU CELLATLAR
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Hepinize merhaba sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında sizlerle "Cellatlar" hakkında konuşacağız dilerseniz başlayalım.
Büyük bir devlet olmak istiyorsanız, belirli kural ve kanunlarınızın olmasının yanı sıra bunların iyi işlemesi gerekir. Devletin düzenini korumak içinse, cezalarınız caydırıcı olmalıdır. Bu yazımda kısaca, Osmanlı İmparatorluğu’nda düzeni sağlamada en büyük etkenlerden biri olan, fakat isimleri konuşulmayan cellatlardan bahsedeceğim. Cellatlar, tarih boyunca hemen hemen her imparatorlukta ve krallıkta karşımıza çıkar. Suçluları bazen baltayla, bazen giyotinle, bazen kılıçlarıyla, bazense asarak öldürme görevine sahip olan bu insanlar, Osmanlı İmparatorluğu’nda farklı bir üne kavuşmakla beraber, her zaman merak konusu olmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun temel yönetim prensiplerinden biri, ödül-ceza sistemiydi. Devlet, başarılı bir işe imza atmış görevlilileri ödüllendirir; başarısız olan ya da ihanet edenleri ise, cezalandırırdı.Bu cezalardan en büyüğü boğularak veyahut başından vurularak öldürülmekti. Osmanlı’da uygulanan bu ölüm cezası, pek çok zaman görevlileri hata yapmaktan alıkoyardı. Cellatlara geri dönecek olursak; onlar, bu ölüm cezasını uygulamaya memur edilmiş kişilerdi. Cellatlar, genellikle küçük yaşta ailesini kaybetmiş, kimsesi olmayan kişiler arasından seçilirlerdi. Buna ek olarak, sağır ve dilsiz olmaları tercih edilirdi. Bunun sebebi, işi insan öldürmek olan cellatların, mahkumların bağırışlarını, ağlayışlarını veya af dilemelerini duyup vicdan azabıyla görevlerini yerine getirmemeyi seçme ihtimalleriydi. Osmanlı İmparatorluğu’nda infazı gerçekleştiren cellatlar genellikle vezirlerin, üst düzey paşaların ya da şehzadelerin katlinde kullanılsalar da, kimi zaman esirleri konuşturmak ya da işkence etmek gibi görevler de alırlardı. Duyuları, hisleri alınmış bu insanların eline düşmek, kimsenin istemeyeceği bir şeydi. İnfaz edecekleri kişi hanedan (padişah ailesi) mensubu ise; infaz, kanlarının dökülmesi uğursuzluk getireceği gerekçesiyle, yay kirişi ile boğarak gerçekleştirilirdi. Bazı vezirlerin de yay kirişiyle infaz edildikleri bilinmektedir. Diğer infazlar ise, genellikle, baltayla kafanın kesilmesi suretiyle yapılırdı. Cellatlar şehzadelerin, paşaların ve vezirlerin yanı sıra padişah infazları da gerçekleştirmişlerdir. Tahttan indirilen I. İbrahim’in, ismi bilinen ünlü cellatlardan Cellat Kara Ali tarafından infaz edileceği, Kara Ali’nin padişahın gözyaşlarını gördüğünde görevini yerine getirmek istemediği, fakat Valide Kösem Sultan’ın emrine karşı gelemeyerek infazı gerçekleştirdiği bilinmektedir. Üstlendikleri bu zor göreve karşılık maaşları oldukça dolgun olan cellatlar, öldürdükleri kişilerin üzerinden çıkan altını, ziynet eşyalarını, değerli giysi ve aksesuarları da alırlardı. Yani, öldürdükleri kişiler düşünüldüğünde, elde ettikleri ganimet azımsanacak bir ölçüde değildi.Halkın sevmediği, hatta nefret ettiği cellatların mezarlarında isimleri yazmazdı. Cellatların isimsiz mezarlara gömülmesinde asıl neden, öldürdükleri kişilerin yakınlarının mezarlarını talan etmesine engel olmaktı. Ölen bir celladın geride kalan mal ve mülkü, diğer cellatlar tarafından paylaşılırdı. Tek işi öldürmek olan cellatlar, kimsesiz doğar ve kimsesiz ölürlerdi. Kimilerine göre, devletlerinin bekası için iyi bir iş yapan bu insanlar, hiçbir zaman takdir görmemelerinin yanı sıra tarihe zalimler olarak geçmişlerdi.
Yorumlar
Yorum Gönder