Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında sizlere "kahve çekirdeğinin yolculuğundan " bahsedeceğiz. Dilerseniz başlayalım...
Kahve Paris’e Moda , Viyana’ya Harp ganimeti , Londra’ya ilaç olarak girdi kahvenin çekirdeği. 17. asır içerisinde Batı Avrupa’da kahvenin tanınmasına Türk elçileri ile , Türk savaşçıları sebep oldular. Evet sevgili okurlarımız yanlış okumadınız şu andan avrupanın sahiplendiği, ürettiği, geliştirdiği kahveyi onlara ilk sunan Türkler oldu. Ancak Türklerin Avrupa’ya tanıttığı kahve , Avusturya , Fransa , Macaristan ve İngiltere’den önce , Venedik'e girdi. Peki nasıl ?
1683 yılında I. Süleyman ısrarı ve isteği üzerine Viyana Kuşatması başlatıldı fakat Avusturyalılar karşısında başarısız olunca hızla geri çekilmek zorunda kalan Osmanlıların bıraktığı savaş ganimetleri arasında çuvallarla kahve çekirdeği de bulunmaktadır. Halk savaş sonrası bırakılan çuvalların içerisinde ki kahve çekirdeklerini görünce şaşırmış ne olduğuna anlam verememiştir. Gelin görün ki daha önce Türk topraklarında bulunan bir tüccar onlara nasıl kullanmaları gerektiğini göstermiştir. Bu çekirdeklerle Kolschitzky, Viyana’da ilk Kaffehaus’u kurmuştur. Venedik’te ilk kahvehane 1645 yılında açılmıştır. Avrupa’da kahve ticaretini başlatan İngilizler idi. Jacob (Yakub) adlı bir Türk Yahudi 1650 yılında Londra Oxford'da ilk kahvehaneyi açtı. 1652 yılına gelindiğinde ise Londra'da yüzlerce kahvehane açıldı ve hepsinin kendi müşterisi vardı. Avrupa’ya kahveyi ilk Venediklilerin getirmesine rağmen Venedik’te ilk kahvehane 1683 yılında Caffé Florrian adı altında açıldı.Ardından Torino, Cenova, Milano, Floransa ve Roma vasıtasıyla kahve Avrupa’nın diğer ülkelerine de yayılmıştır 17. Yüzyılın ortalarında Osmanlı'da görev yapan büyük elçiler ve Avrupa’ya okumaya giden Türk Öğrenciler sayesinde Avrupa Ülkeleri Kahve ile tanıştılar. Avrupa ülkelerinde hızla popülerleşen kahve ilk başlarda üst sınıf arasında yaygınlaşmış, daha sonrasında ise 18. Yüzyılın başlarında alt sınıflarda da yaygınlaşmaya başlamıştır. 17. Ve 18. Yüzyılda Avrupa’daki kahve dükkanlarının sayısı bugünkünden çok daha fazlaydı. Bulunduğunuz mevkiye en yakın kahve dükkanını bulmak için kahve kokusunu yada Türk cezvesi şeklindeki tahta işareti takip etmek yeterliydi. Bu yayılım sayesinde kahvenin yetişmediği fakat iklimi elverişli yerlerde (ekvator kuşağında) kahve yetiştiriciliği başlamış buna bağlı olarak da kahve üretim miktarı artmış ve ticareti güçlü bir şekilde tüm dünyaya yapılmıştır.BİR SONRA Kİ YAZIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE KIRMIZI DEFTER’DE KALIN…
Yorumlar
Yorum Gönder