ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

REFORM

  Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile Reform  hakkında konuşacağız. Dilerseniz başlayalım...

    Reform kelime olarak yenilik veya ıslahat anlamına gelmektedir. 16. yüzyılda gittikçe olumsuzlaşan dini şartlar ve kilisenin haksızlıkları karşısında Rönesans’ın da etkisiyle önce Almanya’da başlatılan ve kiliseleri dini değişiklik yapmaya zorlayan harekettir. 16. yüzyıla baktığımız zaman Hristiyanlık, Katolik ve Ortadoks olmak üzere iki mezhebe bölünmüştür. Katolik mezhebinin merkezi Roma’da bulunan Vatikan’dır ve dini liderlerine ise Papa adı verilmiştir. Ortodoks mezhebinin merkezi ise İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’dir, dini liderlerine ise Patrik adı verilmiştir. Bu dönemde din, kilise tarafından tamamen insanları sömüren ve dini inançları kullanan bir kurum haline getirilmiştir. Rönesans’ın etkisiyle,  halk arasında özgür düşünceler harekete geçmiş ve Hümanizm (insan sevgisi) ön plana çıkmıştır.

    Bu özgür düşünceli insanlar arasında haksızlıkları tahammül edemeyen cesur biri vardı ki, düşünceleriyle tüm dünyanın gidişatını değiştirmiştir. Bu kişi Martin Luther den başkası değildir. Martin Luther, 1517 yılında Roma’ya yaptığı bir yolculukta kilisenin insanları sömürdüğünü, din adamlarının güç ve statü için dini duyguları kullandıklarını fark etmiştir. Kilise’ye olan inancını tamamen yitiren Martin Luther, Almanya’ya döndüğünde 95 maddelik bir metin hazırlamış ve kilisenin duvarına asmıştır. Bu metinde kısaca ifade edilenler şunlardır; Tanrı ve kul arasına kimse giremez. Günahları sadece Tanrı affedebilir. Papalığın af yetkisi bulunmamaktadır. Endüljans belgesi satan din adamları sahtekar ve suçludur.

    Bu metinden sonra Martin Luther, Papa X. Leon tarafından aforoz edilmiştir. Sonrasında Avrupa’ya yayılmaya başlayan bu metin, halkta büyük yankı uyandırmıştır. Ve Martin Luther’i destekleyen insanlar Protestan  adında yeni bir mezhep kurmuşlardır. Kurucusu da Martin Luther olarak kabul edilmiştir. Bu başkaldırış kilisenin, halk ve yönetim üzerindeki korkunç oyunlarından dolayı gerçekleşmiştir. Cennetten para karşılığı yer satışları, Endüljans belgesi ile günah bağışlama, suçsuz insanların sırf para için öldürülmesi, din adamları keyif sürerken halkın sefalet içinde yaşaması ve daha birçok neden bu başkaldırışı gerektirmiştir. Bu mücadele sonrasında, Protestan ve Katolikler arasında imzalanan Ogsburg Antlaşması, Protestanlığın kabulünü ve doğuşunu simgelemiştir.

     Almanya ve beraberinde tüm Avrupa özgür düşünce sayesinde gelişmiş ve daha da ilerlemiştir. Reform hareketiyle Avrupa’da şartlar değişmiştir. Fakat reform, her ne kadar olumlu bir adım olsa da mezhep savaşlarını da beraberinde getirmiştir. Mezhep birliği bozulduktan sonra, Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıkmıştır. Katolik mezhebini terk eden her ülkede kilisenin mal varlığı ve topraklarına el konulmuştur. Geride kalan Katolik kiliseler yenilenmek zorunda bırakılmıştır. Eğitim laik bir sisteme oturtulmuş ve okullar çağın gereklerine göre yeniden düzenlenmiştir. Papanın Krallara taç giydirme yetkisi, kilisenin Kral ve yönetim üzerinde etkisi son bulmuştur. Mezheplerle mücadele için bazı ülkelerde Engizisyon Mahkemeleri kurulmuştur. Siyasal alanlarda ayrılıklar başlamıştır. Osmanlı üzerine Haçlı ordusuyla saldırmayı düşünen Şarlken’in oyunları bozulmuştur. Bu mezhep savaşları Osmanlı devletinin yararına olmuştur. Avrupa’da süren 30 Yıl Savaşları (Mezhep Savaşları) Osmanlının Avrupa’da birçok yeri fethetmesini kolaylaştırmıştır. Osmanlı’da bulunan Gayri Müslimlere din ve inanç özgürlüğü sağlandığı için, Osmanlı devleti bu süreçten etkilenmemiştir. Avrupa da kültürel ve bilimsel alanda yeniliklere açık hale getirilmiş ve yeni icatlar desteklenmiştir. Kural ve baskı yerini hoşgörüye bırakmıştır. Din ve devlet işleri bir birinden ayrılmıştır. Laiklik fikirleri ilk kez bu dönemde şekillenmeye başlamıştır.

    BİR SONRA Kİ YAZIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE KIRMIZI DEFTER DE KALIN.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEKERLEME

BALBAL

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI