PARA, PARA, PARA !
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile varlığı bir dert yokluğu ise yarlar oluşturan "paralar" hakkında konuşacağız. Dilerseniz başlayalım...
Para kelimesi dilimize Farsçadan pare kelimesinden gelmektedir. Pare küçük para, küçük değerli eşya anlamına gelmektedir. Dünyamızın ilk zamanlarında insanlar ürettikleri ya da topladıkları yiyecek, kıyafet, bitki gibi ürünlerin tek tip olmasından, ihtiyaçlarının tamamını giderememekten şikayetçilerdi. Bir süre sonra istedikleri ürünlerin etrafında ya da uzağında ki insanlarda olduklarını farkettiler. Bu fark ediliş insanlara ticaret yapmanın kilidini açtı. Ama istedikleri bir nesneyi alabilmek için kendilerinde bulunan nesnelerden birini ya da birkaçını feda etmeleri gerekiyordu. Bu durum her iki taraf içinde geçerliydi. Bu şekilde insanlık ticaretin bir getirisi olan takas yapmayı keşfettiler.Bir süre sonra insanlar takas yapmak için değerli madenleri "darp ederek" küçültmüş, yeni bir form vermiştir. Bundan dolayı günümüzde para basılan yere "darphane" denmektedir. Paranın "Lidya" medeniyeti tarafından Anadoluda bulunduğu konusunda hem fikirsek sevgili okurlarımız paranın kağıda geçiş hikayesine de bir bakalım...Paranın kağıt olarak hayatımıza girmesi ise M.S. 7. yüzyılda Çin’de gerçekleşti. Darp edilmiş madenlerden oluşan bu değer saklama araçları, sahipleri açısından korunma ihtiyacını da beraberinde getirdi. Özellikle tüccarlar, seyahatleri sırasında taşıma zahmetine ve riskine katlanmamak için güvendikleri kişilere bu değerli madenleri emanet ederek karşılığında yazılı bir senet almaya başladı. Zaman içerisinde bu emanet senetlerin üçüncü kişilere mühürlenip devredilmesi yani ciro edilmesi ile ekonomik değerlerin dolaşımının hızlanmasına neden oldu. 1120 yılına gelindiğinde merkezi hükümetler paranın önemi ve üstünlüklerini farkederek paranın basımında tekel oluşturarak devlet paralarının basılmasına başlanmıştır.
Avrupa bölgesinde banknotun tanınması M.S. 13. yüzyılda Marco Polo gibi gezginler sayesinde gerçekleşti. Bu banknotların ödeme aracına dönüşümü paranın nasıl değerlendirileceğinin düşünülmeye başlandığı 17. yüzyılın ortalarını buldu. Londra’daki Goldsmith bankacıları bu emanet senetlerini asıl emanetçiye değil, belgeyi elinde bulunduran kişiye verilecek şekilde oluşturmaya başladı. Bu durum, hesap sahibinin işlemdeki rolünün artık banknotu çıkartan unsura geçtiği anlamına geliyordu.519. yüzyılın ortalarına kadar ticari bankalar kendi banknotlarını çıkartmaya devam ettiler. Bu para çeşitliliğini ortadan kaldıracak şekilde modern anlamda ilk merkez bankası 1844 Banka Kurma Kanunu (The Bank Charter Act) ile kendisini buldu. %100 altın ve gümüş karşılık bulundurma ilkesi 1930’lu yıllara kadar hakimiyetini sürdürdü. Böylece para arzı üzerindeki tek etki İngiltere Merkez Bankası’nda kaldı. 1921’de para basma yetkisinin %100 altın karşılığında hükümete 14 milyon pound borç limitine kadar verilmesi sağlandı.7 Bu süreçte bankalar çıkardıkları banknotların aynı anda kullanılmayacağı varsayımıyla fiziksel rezervlerinin toplam değerinden daha yüksek değerlerde banknotları krediler şeklinde piyasalara sundular. Bu perspektif sayesinde artık paranın, karşılığı olan madenin içsel değerinden bağımsız olarak sosyal ve yasal bir değeri oldu modern para tanımı doğdu.
Bu dönemin bir sonucu olarak dolaşımda olan paranın değeri, eski zamanlarda olduğu gibi referans madenlerden ziyade itibari değerleri ile belirlenmektedir. İtibari değer, devlet tarafından yasal ödeme aracı olarak çıkartılmış olan, kabul edilmesi gereken ve değerli bir madene dönüştürülemeyen kağıt paradır.
Önce madeni para, sonra banknotla devam eden paranın gelişimi günümüzde Bitcoin gibi sanal paraların da sahneye çıktığını görüyoruz. Fakat bu sanal paraların hiçbir regülasyona bağlı olmayışı ve taşıdıkları risklerin büyüklüğü gibi olumsuzluklar, sanal paraların banknotların yerini olması ihtimalini güçleştiriyor.
BİR SONRA Kİ YAZIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE KIRMIZI DEFTER DE KALIN.
Yorumlar
Yorum Gönder