Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

PARA, PARA, PARA !

Resim
  Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile varlığı bir dert yokluğu ise yarlar oluşturan "paralar"  hakkında konuşacağız. Dilerseniz başlayalım... Para kelimesi dilimize Farsçadan pare kelimesinden gelmektedir. Pare küçük para, küçük değerli eşya anlamına gelmektedir. Dünyamızın ilk zamanlarında insanlar ürettikleri ya da topladıkları yiyecek, kıyafet, bitki gibi ürünlerin tek tip olmasından, ihtiyaçlarının tamamını giderememekten şikayetçilerdi. Bir süre sonra istedikleri ürünlerin etrafında ya da uzağında ki insanlarda olduklarını farkettiler. Bu fark ediliş insanlara ticaret yapmanın kilidini açtı. Ama istedikleri bir nesneyi alabilmek için kendilerinde bulunan nesnelerden birini ya da birkaçını feda etmeleri gerekiyordu. Bu durum her iki taraf içinde geçerliydi. Bu şekilde insanlık ticaretin bir getirisi olan takas yapmayı keşfettiler. Bir süre sonra insanlar takas yapmak için değerli madenleri "darp ederek" k

MARTİN LUTHER

Resim
   Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizlerle Reform hareketi öncüsü Martin Luther  hakkında konuşacağız. Dilerseniz başlayalım... Martin Luther, 16 yy’ da Avrupa’da yaşamış olan bir keşişti ve Katolik Kilisesi’nin yanlış uygulamalarına karşı çıkıp bugün Protestanlık adını verdiğimiz mezhebin oluşmasında ilk adımları atmıştır. O hem insanlık hem de Hristiyanlık tarihi açısından çok önemli bir karakterdir. Martin Luther, 10 Kasım 1483’te Almanya’nın Eisleben kentinde doğmuştur. Luther’in doğumundan kısa bir süre sonra ailesi, Eisleben’den 16 km kadar kuzeybatıdaki küçük Mansfeld kasabasına taşındı. Yerel bakır arıtma işinde başarılı olan babası Hans Luther, 1492’de Mansfeld’in bir belediye meclisi üyesi oldu. Luther eğitimine 1488 ilkbaharında Mansfeld’deki bir Latin okulunda başladı. Orada Latince’de kapsamlı bir eğitim aldı. 1497’de Luther, yakındaki Magdeburg’a, Ortak Yaşamın Kardeşleri’nin işlettiği bir okula, yani kişisel dindarlığa

REFORM

Resim
   Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile Reform  hakkında konuşacağız. Dilerseniz başlayalım... Reform kelime olarak yenilik veya ıslahat anlamına gelmektedir. 16. yüzyılda gittikçe olumsuzlaşan dini şartlar ve kilisenin haksızlıkları karşısında Rönesans’ın da etkisiyle önce Almanya’da başlatılan ve kiliseleri dini değişiklik yapmaya zorlayan harekettir. 16. yüzyıla baktığımız zaman Hristiyanlık , Katolik ve Ortadoks  olmak üzere iki mezhebe bölünmüştür. Katolik mezhebinin merkezi Roma’da bulunan Vatikan’dır ve dini liderlerine ise Papa adı verilmiştir. Ortodoks mezhebinin merkezi ise İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’dir, dini liderlerine ise Patrik adı verilmiştir. Bu dönemde din, kilise tarafından tamamen insanları sömüren ve dini inançları kullanan bir kurum haline getirilmiştir. Rönesans’ın etkisiyle,  halk arasında özgür düşünceler harekete geçmiş ve Hümanizm (insan sevgisi) ön plana çıkmıştır. Bu özgür düşünceli insanlar

ÇOCUK HAKLARI

Resim
Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile geleceğimizin kurucuları çocuklarımızın haklarından "çocuk haklarından" konuşacağız. Dilerseniz başlayalım... Eski dünya düzeninde çocuklarımızın çocukluklarını yaşamalarına maalesef ki fırsat verilmiyordu. Maddi imkansızlıklar, gelenek ve görenekler, hatta savaşlar onların rahat bir yuvada, sıcacık masalarda, okullarda olmalarını engelliyordu. Birinci dünya savaşı sırasında çocukların cephelerde ölmesi, köle gibi satılır hale gelmesi belki de tüm dünyanın yüreğini sızlattı ve 20 Kasım 1989 yılında Birleşmiş Milletler tarafından, tüm dünyanın kabulüyle Çocuk Hakları yayınladı. Kısaca tarihi ise;  Leh  eğitimci Janusz Korczak 'ın 1919 yılında yayınlanan  How to Love a Child  (Bir Çocuğu Nasıl Sevmeli) adlı kitabında çocuk haklarından  ilk kez söz etti, dünyada çocukların ve yetişkinlerin farklı haklara sahip olması gerektiğini yazdı.  1917 yılında, Proletkult   örgütünün Moskova 

KONSTANTİNPOLİS'DEN İSTANBUL'A

Resim
 Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile İstanbul hakkında konuşacağız. Dilerseniz başlayalım... İstanbul tarihi binlerce yıl öncesine dayanır, ama bilinen ilk yerleşim MÖ. 7. yy’da gerçekleşmiştir. O dönemde Antik Yunan yarımadasındaki şehir devletleri arasında Megara isminde bir şehir devleti vardır. Bu şehir devletleri ekonomik ve kültürel olarak o dönemin en ileri devletleridir. Ekonomik gelişimlerindeki en önemli nedenlerden biri, kolonileşme çabalarıdır. Megara şehir devletinin kralı olan  Byzas , yeni bir koloni bulmak için Delphi’de bulunan Apollon (Yunan mitolojisindeki bilgelik tanrısı) tapınağına gidip kahine, kolonileşmek için en uygun yerin neresi olduğunu danışır. Kahin kendisine, körler ülkesinin karşısında yer alan topraklara gitmesi gerektiğini söyler.  Byzas bu ülkeyi bulmak için yola çıkar. Bugünkü tarihi yarımadaya (Sultanahmet bölgesi) geldiğinde, Anadolu yakasında bugünkü Kadıköy’ün olduğu bölgede bir yerleşim

RÖNESANS

Resim
 Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile avrupanın uzun uğraşlar sonunda bilim, sanat ve kültüre nasıl ulaştığına mercek tutacağız. Dilerseniz başlayalım. Bilgeliğin ve insan düşüncesinin ön planda tutulmasıyla dünya kendini yeni bir olaya hazırlıyordu. Matbaanın  yayılması ile birlikte ülkedeki okur, yazar sayısı artmış ve birçok yabancı eserlerden yapılan çevirilerle halkın okuması desteklenmiştir. Bu dönemin başlamasına neden olan en büyük avantajlardan birisi de, Avrupa’nın sosyal ve ekonomik açıdan bir anda büyümeye başlamasıdır. Avrupa’nın cehalet ve gericiliğinin son bulduğu dönem olmuştur. Peki, İtalya’da başlayan bu dönem nasıl oldu da diğer Avrupa ülkelerine kısa sürede yayıldığına dair soruların kafanızda dolaştığını hissediyor ve hemen cevaplıyoruz efendim.  Bu dönemde tüccarlar zekalarını kullanarak birçok ülkeyi araştırmış ve hangi ülkenin neyi çok sevdiğini, hangi milletin en çok nelere ihtiyacı olduğunu tespit ederek