ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

TARİHTE Kİ SALGIN HASTALIKLAR

Herkese merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defter’in bu sayfasında sizleri tarihimizin en acı anlarına ,sayısız insan kaybetmemize neden olan hastalıklara götüreceğiz. Maskeniz, mesafeniz ve dezenfektanlarınız hazırsa başlayalım…

Justinianus Veba Salgını


Justinianus Veba Salgını MS 541 ile 542 yıllarında çok şiddetli bir şekilde seyretti. Özellikle Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in yanı sıra Sasani İmparatorluğu ile Akdeniz’in tüm liman kentleri bu hastalıktan etkilenmişti. Bu hastalığın bu denli yayılmasının sebebi ise veba ile enfekte olmuş pire taşıyan sıçanların ticaret gemileri aracılığıyla tüm Akdeniz’e yayılmasıydı. MS 541 ila 542 yılları arasında varlığını sürdürse de sonraki yüzyıllarda sürekli olarak insanlara nüks eden hastalık 750 yılına kadar en az 25 milyon insanın ölümüne yol açmıştır. O yıllarda bu rakam tüm dünya nüfusunun %13’üne tekabül ediyordu. 2013’te yapılan bir araştırma ile Justinian Veba salgınının Kara Ölüm’den sorumlu bir bakteri olan Yersinia Pestis olduğunu gösterdi. Veba, sekizinci yüzyıla kadar periyodik olarak tekrar tekrar görüldü. Hastalığın adının Justinianus olmasının sebebi ise o dönemde Roma İmparatoru olan I.Justinianus’un da bu hastalığa yakalanmasıdır. Kendisinin bu hastalığa yakalansa da hayatta kaldığını belirtelim.
Kara Ölüm (Büyük Veba Salgını)


Büyük Veba Salgını, 1347 ve 1351 yılları arasında Avrupa’da adeta kıyım yapan bir hastalıktır. Güneybatı Asya’da başlayan hastalık 1340’lı yılların sonlarında Avrupa’ya ulaşmıştır. Bu hastalığın da kaynağı bir önceki maddede, Justinianus Veba Salgınına yol açan Yersinia Pestis adlı bakteriydi. Hastalık sonucunda 14.yüzyılda yaklaşık 200 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. Kara Ölüm’ün Avrupa’da yayılmasının hikayesi çok ilginç ve bir o kadar vahşidir. Güneybatı Asya’da başlayan hastalık sonraları Orta Asya’ya da ulaşmıştır ve Moğolları da etkilemiştir. 1347’de Kırım’da bir Ceneviz ticaret merkezini kuşatan Moğol ordusu, kendi içindeki vebalı cesetleri mancınıkla kentin içine atmıştır. Bu vebayı alan Cenevizli tüccarlar deniz yoluyla ve kara yoluyla Avrupa’ya gittikleri için hastalığı Avrupa’ya taşımıştır. Vebadan dolayı birçok kral, kraliçe ve soylu hayatını kaybetmiştir. Hastalık sebebiyle Roma Katolik Kilisesi; Yahudiler, Müslümanlar ve dışarıdan gelen yabancılara, aynı zamanda da dilencilere büyük zulümler etmiştir.Bu hastalığın etkilerinin 19.yüzyıla kadar sürdüğü düşünülür. 1629’da İtalya salgını, 1665’de Büyük Londra Salgını, 1679’da Viyana salgını, 1720’de Marsilya salgını ve son olarak 1771’de Moskova salgınında kendisini göstermiştir.

Philadelphia Sarıhumma Salgını


1793 yılının 1 Ağustos ve 9 Kasım tarihleri arasında yaklaşık 5000 kişinin ölümüne sebep olan bir hastalıktır. ABD tarihinin en ciddi salgın hastalıklarındandır. Kitlelerce insanın yer değiştirmesine sebep olan hastalık Kasım ayında başlayan soğukların sivrisinekleri öldürmesiyle sona ermiştir. Doktorlar birçok tedavi denese dahi hastalığın sivrisinekler tarafından insanlara bulaştığı anlaşılmamıştı. Salgın sebebiyle Baltimore ve New York gibi büyük liman kentleri Philadelphia’dan gelen mültecilere ve ticari mallara karşı karantinaya alındı. Aynı zamanda birçok kilise halka hizmet vermeyi bıraktı. İşin kötü tarafı hastalığın sebebinin ne olduğu tam bilinmediği için doktorlar da bundan etkilendi ve hastalarla ilgilenecek kişi sayısı da azaldı. Çünkü doktorların da ölümüne sebep oluyordu. Belediye Başkanlığı Komitesi ölen kişiler hakkında hızlı bir nüfus sayımı yaptı. Bu sayım sonucunda ölenlerin çoğunun arka sokaklarda bulunan evlerde ölen fakir insanlar olduğunu bulmuşlardı.

İspanyol Gribi


İspanyol gribi, diğer adıyla İspanyol nezlesi 1918 – 1920 yılları arasında baş gösterdi. Bu virüs, H1N1 virüsünün(evet bildiğiniz H1N1 virüsü, diğer adıyla domuz gribi) bir alt türünün yol açtığı ölümcül bir grip salgınıdır. 18 ay içinde en az 50 milyon insanı öldüren hastalık insanlık tarihinin şimdiye kadar yaşadığı en büyük salgındır. Bu hastalık ile ilgili en ilginç bilgi ise, yıllar sonra açılan toplu mezarlardan alınan örneklere göre birkaç sene önce domuz gibi olarak bildiğimiz hastalığın aynısı olduğunun anlaşılmasıdır. İspanyol nezlesi denmesinin sebebi de yine ilginçtir. Çünkü salgın İspanya’da başlamamıştı. Ancak bu hastalık ilk kez İspanyol basınında yer almıştır. Avrupa’da ve Asya’da çok sayıda insanın ölümüne yol açan bu virüsün Birinci Dünya Savaşı’nın bitme sebeplerinden birisi olduğu söylenmektedir. Tek sebebi olmasa da bu hastalığın da bir sebep olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hatta Metin Özata’nın kitabında yazdıklarına göre Mustafa Kemal Atatürk de Samsun’a hareket etme hazırlığındayken bu hastalığa yakalanmıştır. Ancak hastalığı Beşiktaş’taki evinde atlatmıştır.

SARS-Cov


SARS-Cov ise korona virüsünün neden olduğu solunum yolu sendromudur. Tüm dünyada 8422 vaka ile 916 kişinin ölümüne sebep olmuş bir hastalıktır. Aslında bakıldığında enfekte olmuş insan sayısı azdır. Ancak o dönemde, yani 2003 yılında bu hastalığın bazı hayvan popülasyonlarında hala mevcut olabileceğini ve gelecekte insan nüfusunun tekrar etkilenebileceği de belirtildi.

Ebola

Ebola salgını da 2013’te Afrika’da ortaya çıkmış ve Haziran 2016’da sona ermiştir. Ancak Sınır Tanımayan Doktorlar halen bölgedeki çalışmalarına devam etmektedirler. İlk vaka, 2013’te Gine’nin bir köyünde ortaya çıktı. İlk başta fark edilmeyen virüs, kısa süre sonra Liberya ve Sierra Leone’de de görülmeye başlandı. Senegal ve Sardinya’da da görülen hastalık sonraları ABD, İspanya ve Britanya’da bazı sağlık çalışanlarında görülmüştür. Ancak bu ülkelerin bulunduğu kıtalarda bir salgın yaşanmamıştır. 8 Mayıs 2016 itibarıyla bu hastalıkla ilgili toplam 11.310 ölüm vakası olduğu bildirildi.

Covid-19

SARS-Cov 2 olarak bilinen virüsün mutasyona uğramasıyla yeni coronavirüs ilk olarak 1 Aralık 2019 tarihinde, Çin’in Hubei şehrinde ortaya çıktı. Hasta olan kişiler ilk başta zatürre zannedilmiştir. Ancak zatürre tedavilerine ve aşılara cevap vermeyen virüsün araştırmalar sonucu SARS-Cov’un devamı olduğu anlaşıldı. Kişiden kişiye bulaşma oranı çok yüksek olan virüs 2020 Ocak itibariyle büyüme gösterdi. 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü bu hastalığı küresel salgın ilan etti. Bulaşıcılığı yüksek olan hastalık çok hızlı bir şekilde önce Asya-Pasifik’te, sonrasında ise Avrupa ve Kuzey Amerika’da yayıldı. Çin’de ortaya çıkan virüsün merkezi ilk başta Çin iken, 13 Mart 2020’de Avrupa oldu. Hastalığın en sık görülen belirtileri yüksek ateş, öksürme ve nefes almada güçlüktür. 150.000’den fazla vakanın olduğu hastalık bugün itibariyle (22 Mart 2020) 12950 kişinin ölümüne yol açmıştır.Hastalık Çin haricinde ilk kez Vietnam’da görüldü. Bir babanın oğluna bulaştırması ile oldu. Avrupa’ya bulaşması ise Çinli bir iş adamının Alman bir iş adamına bulaştırması ile gerçekleşti. Avrupa’daki ilk vaka 22 Ocak’ta Almanya’nın Bavyera eyaletinde yaşandı. Hastalık sonucu birçok ülke sınır kapılarını kapattı. Uluslar arası uçuşlar iptal edildi. 2020’de Avrupa’da yapılması planlanan Avrupa Uluslar arası Futbol Şampiyonası ertelendi. Birçok ülkede turistik yerler, barlar ve kafeler kapatıldı.

Görüldüğü üzere dünya şimdiye kadar birçok salgın hastalık atlattı. Birçok insan ne yazık ki hayatını kaybetti. Ancak şunu belirtelim; geçmişteki salgın hastalıklara ve milyonlara varan ölü sayısına bakıp bugünü yorumlamak yanlış olur. Çünkü bugünkü bilinç seviyesi ve teknolojik gelişmişlik o zamanlarda yoktu. Ancak Covid-19 ile ilgili olarak yapılan testler sonucu virüsün genetik kodları çözülmüş ve geliştirilen ilaçlar insanlar üzerinde denenmeye başlanmıştır.Elbette insanlık bu hastalığa hazırlıksız yakalanmış ve biraz da bilinçsiz hareketlerle hastalık ne yazık ki çok hızlı yayılmıştır. Ama bu durum elbette sonsuza dek devam etmeyecek. Ancak okuyucularımıza (özellikle hastalığın en sık etkilediği 65 yaş üstü okuyucularımıza) önerimiz gerekmedikçe evden dışarı çıkmamaları, dışarı çıkarken eldiven ve maske takmaları ve alkol bazlı dezenfektanlar kullanmalarıdır.Historatrip olarak ümidimiz şu yöndedir ki, gün gelecek ve bu yazıyı güncelleyeceğiz. Diğer tüm salgın hastalıklarda belirttiğimiz gibi “ilk olarak şu tarihte başlayan hastalık, şu tarih itibariyle sona ermiştir” diyeceğiz. O gün gelene kadar herkese sağlıklı günler diler ve yasal mercilerin de belirttiği gerekli tedbirleri almalarını rica ederiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEKERLEME

BALBAL

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI