ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

MAYA TAKVİMİ

Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. "Kırmızı Defterin" bu sayfasında sizleri günlerimizi, haftalarımızı, aylarımızı gördüğümüz ve planladığımız takvimin bir farklı haline hatta ilk hallerinden birine götüreceğiz sizleri. Dilerseniz başlayalım.


Maya yazı sistemi, sözcüklere ve seslere denk gelen, glif adı verilen, sembollerden oluşuyordu. Bu yazı sistemi, kısa zamanda binalarda, dikili taşlarda, mimari eserlerde ve “kodeks” olarak adlandırılan kitaplarda kendine yer buldu.Maya takvimi ise karmaşık bir sistemdi. New Mexico Devlet Üniversitesi’nden Profesör Weldon Lamb, “Maya Takvimi: Aylar Kitabı” adlı eserinde, “1.700 yıl önce, günümüzde hala konuşulan üç Maya dilinin atası olan Ön-Ch’olan dilini konuşanlar 20 günlük 18 aydan ve fazladan 5 günden oluşan bir takvim geliştirdiler.” diye belirtiyor.Bu sistem, bilim insanlarının “uzun sayım” takvim dediği, farklı üniteler kullanarak, bir günden milyonlarca yıla kadar zamanı ölçebilen takvimi de barındırıyordu.


Takvimin 144.000 günlük, yani neredeyse 400 yıllık, döngüsüne B’ak’tun deniyordu; Mayalar, 13 b’ak’tunun, tam bir yaratılış döngüsüne denk geldiğine inanıyorlardı. Hatta, dünyanın sonunun 21 Aralık 2012 tarihinde geleceğine yönelik inanış da 13. B’ak’tun o tarihte sona erdiği için ortaya çıkmıştı. Fakat, bu yanlış sanının aksine, uzun-sayım takvim dünyanın sonunun 2012 yılında geleceğini bildirmiyordu. Longwood Üniversitesi’nden arkeolog ve Maya uzmanı Walter Witschey, “Mayaların, b’ak’tunlardan daha uzun zaman dilimlerini ölçmek için nadiren kullandıkları birkaç birimleri vardı; bu birimler sayesinde milyonlarca yıllık zaman dilimlerini ölçebiliyorlardı.” diye belirtiyor. Milyonlarca yıla tekabül eden birimlerin varlığı; Mayaların, kıyametin 13. B’ak’tunda kopacağı inancına sahip olmadıklarını gösteriyor.

Kanada’daki çevrim içi Athabasca Üniversitesi’nden doçent Meaghan Peuramaki-Brown’a göre, Maya takvimi modern takvimlere pek çok açıdan benziyor. Peuramaki-Brown, “Birkaç döngülü takvimler (örneğin, ayların Ay’a, yılın ise Güneş’e göre ölçüldüğü Miladi takvim) ile doğrusal yıl hesabı (örneğin 2020, 2021, 2022), antik Mayalara tanıdık gelebilirdi. Bu sistemlerin arkasındaki mantık ve mekaniği anladığınızda, aradaki benzerlikleri o kadar da şaşırtıcı bulmuyorsunuz. Ne de olsa, Miladi takvim ile uzun sayım takvim aynı gözlemlenebilir doğal olayları temel alıyor.” diye söylüyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEKERLEME

BALBAL

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI