PARNASSOS DAĞI (PARNASSUS)
Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Sizleri “Kırmızı Defterin” bu sayfasında daha önce yapmadığımız bir şey yaparak bu çok ünlü olan Parnassos Dağı eserini inceleyeceğiz. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; ben ve ekibim içinde sanat tarihi okuyan ya da muazzam ölçüde bu konuda bilgili bir kişi yok. Bu nedenle tamamen yaptığımız araştırmalar ve birazcık da kulak dolgunluğu ile bu yazı hazırlanmıştır...
Bu Rönesans tablosunda Roma tanrılarının bir araya toplandığını görüyoruz. En önemli tanrıları olan Venüs ve Mars'ı hemen tespit edebiliriz. Sembolik bir yatağın önünde doğal bir kayalık kemer üzerinde gösterilmişler; arka plandaki bitkinin sağ tarafında (erkek olan) birçok meyve bulunurken ve döllenmeyi simgeleyen sol (dişi) kısımda ise yalnızca bir meyve bulunur. Venüs'ün duruşu antik heykelden gelmektedir. Onlara, maddi olanın aksine Anteros (cennetten gelen aşk) eşlik ediyor. İkincisi hala kemeri tutarken aynı zamanda, bir mağara atölyesinde resmedilen Venüs'ün eşi Vulcan'ın cinsel organlarını sembolize eden bir üfleme borusu var. Arkasında, belki de sarhoşun cahilliğinin bir sembolü olan üzüm görülüyor.
Eserin geleneksel yorumuna bakacak olursak , Battista Fiera'nın 15. yüzyılın sonlarına ait bir şiirine dayanıyor. Bunun bir alegori olduğu görülebilir. Mantua Ducal Sarayı'ndaki ünlü stüdyosu için bu tabloyu sipariş eden Isabella d'Este, Venüs ve kocası Francesco II Gonzaga ise Mars olarak tasvir edilmiş.
Kemerin altındaki açıklıkta Apollon lir (lir: mitolojik çağlardan beri bilinen ve kullanılan, kirişleri elle çekilerek çalınan bir çalgı) çalıyor. Dokuz ilham perisi evrensel bir uyum alegorisinde dans ediyor. Pegasus'un toynağının (sağda) dokunuşu, arka planda görülebilen Helicon Dağı'nın şelalerini besleyen kaynağı oluşturabilir. İlham perileri geleneksel olarak bu dağın korusunda dans ettiler ve bu nedenle Parnassos Dağı'nın geleneksel isimlendirmesi yanlıştır.
Pegasus yakınında geleneksel kanatlı şapkası, caduceus (birbirine dolanmış yılanlı kanatlı asa) ve haberci ayakkabılarıyla Merkür vardır. Zina yapan iki kişiyi korumak amacı ile orada bulunuyor.
Louvre koleksiyonunda nasıl bulunduğunu sorabilirsiniz. Peki, stüdyodaki diğer resimlerle birlikte, 1627'de Mantua Dükü Charles I tarafından Kardinal Richelieu'ya verilmiş, daha sonra Louis XIV döneminde Fransa'nın kraliyet koleksiyonlarına girmişti. Daha sonra Louvre Müzesi'nin bir parçası oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder