ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI

Resim
 Hepinize merhabalar sevgili Kırmızı Defter okuyucuları. Kırmızı Defterin bu sayfasında "Ölümden sonra ki hizmetkarları" tabi ki Mısır uygarlığına göre  inceleyeceğiz. Dilerseniz başlayalım... Ey Ushabti, eğer çağrılırsan veya ölüler diyarında yapılması gereken herhangi bir işi yapmak için görevlendirilirsen ‘İşte buradayım’ diyeceksin. Antik Mısır hükümdarlarının ölümlerinden sonra hizmetkarlarının kurban edilerek onlarla birlikte gömülmesi, yaygın ama gerçeği tam olarak yansıtmayan bir bilgidir. Bu eksik ve hatalı bilginin popülerliğini Hollywood etkisi olarak açıklayabiliriz sanırım. Mısır bilimciler, Birinci Sülale döneminde hizmetkarların gömülmesi gibi bir uygulamaya dair spekülasyonlar bulunduğu ancak o zaman dahi bunun istisnai bir işlem olduğu konusunda hemfikirler. Ancak Mısır inanışlarında zengin ve önemli insanlara öte dünyada hizmet edilebilmesi için daha ilgi çekici başka bir yol var; hizmetkar heykelcik Ushabti. Eğer dünyanın çeşitli müzelerini gezme fırsatınız

BALBAL

 Herkese merhaba sevgili kırmızı defter okuyucuları. Kırmızı defterin bu sayfasında sizler ile "Balballar " hakkında konuşacağız. Dilerseniz başlayalım...













Balballar ; Orta Asya kültüründe insan şeklindeki dikili taşlara denilmektedir. Balbalların tarihi Hun dönemine kadar dayanmaktadır. Ama geçmişte Göktürkler tarafından kullanıldığı kadar çok kullanılmıyordu. Hatta Göktürk dönemi sonrasında da çok yaygın olduğu söylenemez. Göktürk sonrası döneminde işlevleri biraz daha değişiyor ve insanlar Balbalları mezar taşı olarak kullanmaya başlıyorlar.Kronolojik olarak ise en çok 4. ve 5. yüzyıllarda yapıldıkları tespit edilmiştir. Balballar genellikle bir kurgan ya da düz mezar üzerine dikildiği için mezar anıtı olarak adlandırılmışlardır. Orhun kitabelerinde de isimleri Balbal olarak geçer. Bugün Orta Asya’da ise bu taşlara taş baba Sin-Taş ya da Bengi Taş denilmektedir.Balballara ait başka bir ilginç bilgiyi ise 8. yüzyılda Orta Asya’ya misyon gezisi yapan Katolik Rubrukus’dan öğreniyoruz. Rubrukus bu heykellerin doğuya baktığını ve Kuman adında bir Türk boyu tarafından yapıldıklarını söyler.

Çin kaynakları ise ; ” Türkler bir Alp ölünce, mezarının başına bir hatıra sütunu dikerler. Mezarda yatan Alp kaç kişiyi öldürdüyse o kadar balbal dikilir. Bu sayede heykeli yapılan bu düşmanlar mezarda onları öldüren Alp’e öbür dünyada hizmet etmeye mahkum hale gelirler.”Sibirya ve Moğolistan’da önemli araştırmalar yapan Rus Arkeolog Graç Göktürklerin yaşadığı bölgelerde Balballar ile karşılaşmış ve bunlar hakkında bir araştırma yayınlamıştır. İnsan benzeri bu taş heykeller genellikle ellerinde bir kılıç veya vazo biçiminde bir kap yani ant bulunmaktadır.Oldukça kaba şekilde yontulan bu heykeller plastik özellik göstermezler. Kemerlerinde ise Altay Türklerinin Kaptarga dediği kav torbası ve çakmak taşı bulunmaktadır. Tabi sadece bu kadar değil.Balbalların üzerinde muskalar, madeni tokalar ve levhalar görülmektedir. Balbalların bazıları bir insanı tam olarak gösterir, bazıları ise sadece yüz ve baş bölgesini gösterir. Bu taş figürlerin çoğunun kulağında küpe görülmektedir.


Göktürkler kendilerini sembolize etmesi amacıyla balbalları kullanmamışlar. Bunlar şüphesiz düşmanları sembolize eden heykellerdir. Çoğu zaman Türk kültüründe mezarın başucunda yer alan Balballar, mezarda yatan kişinin öldürdüğü savaşçıları temsil eder.Balballar arasında yüz çizgileri Moğol tipi olanlar vardır. Balbalların birisi Dokuzoğuzlar hükümdarı Baz Kağan’ı temsil etmektedir. Yani Balballar aynı zamanda portre özelliğine sahip eserlerdir diyebiliriz.Ayrıca Balbalların üzerinde bulunan ; elbise, kemer, başlık, ellerinde tuttukları eşyalar, silahlar, bıyık ve saç modeli dönemin Türk tipine ve coğrafyada yaşayan diğer ırklarla benzerlik göstermektedir.Hem Balballar hem de Çin kaynakları bize bu insanların nasıl yaşadığına dair detaylı bilgiler vermektedir. Mesela kaftanlarının soldan sağa kapandığını ve saçlarını serbest bıraktıklarını bu kaynaklar sayesinde biliyoruz.Balbalların büyük bir kısmı 7. ve 8. yüzyıllarda Göktürklerden, 8. ve 9.yüzyıllarda ise Uygurlardan kalmadır. Bu eserler Türk Heykel Sanatının en özgün eserleri olarak kabul edilmektedir. Bu dönemlerden sonra Balbalların mezar taşı olarak kullanılma işlevi giderek artmıştır. Bu eserlere en çok Sibirya, Özbekistan, Ukrayna, Azerbaycan, Kazakistan, Macaristan gibi yerlerde görülmektedir.

BİR SONRA Kİ YAZI DA GÖRÜŞMEK ÜZERE. KIRMIZI DEFTER DE KALIN...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞEKERLEME

ANTİK MISIRIN ÖLÜM SONRASI HİZMETKARLARI